1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Çamlıca Camisi’nin Mimarları Konuştu!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Çamlıca’ya yapılacağını açıkladığı ve 1’incilik ödülüne hiçbir eserin layık görülmediği yarışmada 2’nci gelen Çamlıca Camisi Projesi’nin mimarı, bu konuda tecrübeli olduğunu daha önce Sivas Terminal Projesi’ni hazırladığını söyledi. Uzmanlar ise mimarinin, benzetildiği Sultanahmet Camisi ile ilgisi bulunmadığını söylüyor.

cami projesi, Cami Yaşatma Derneği, Çamlıca, çamlıca camii, Çamlıca camisi projesi, Gebze, marmara depremi, Mimar Bahar Mızrak, mimar hayriye gül totu, Sultanahmet Camisi, Turkuaz Mimarlık, Turkuaz Müteahhitlik, Turkuaz Yapı, Turkuaz Yapı Mimarlık ve Müteahhitlik

Proje için açılan yarışmanın jürisi, önlerine açık isimleri olmaksızın rumuzla gelen yarışmacıların kim olduklarını yarışma sonuçlandıktan sonra öğrendi. 2’nci seçilen projenin sahipleri Hayriye Gül Totu ile Bahar Mızrak’ı ilk tebrik eden eşleri ve çocukları oldu. Sonucun kendileri için de sürpriz olduğunu belirten 2 kadın mimar, yarışma öncesi tanınan 40 günlük süreyi değerlendirdiklerini belirtip, 35 gün geceli gündüzlü çalıştıklarını anlattı.

UZMANLAR NE DİYOR?
Kamuoyunda pek tanınmayan Turkuaz Yapı Mimarlık ve Müteahhitlik’in kurucularından Mimar Bahar Mızrak 2000’de Lefke Üniversitesi’nden, 2004- 2009 arasında Çekmeköy Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevinde bulunan Hayriye Gül Totu ise 1998’de Selçuk Üniversitesi mezun oldu. 10 yıldır arkadaş oldukları Totu ile aynı dönemde üniversiteye başladıklarını belirten Mızrak, Marmara Depremi’ni Gebze’de yaşadığını ve deprem yüzünden okulunu 2 yıl geç bitirdiğini söyledi.

UYGULARKEN GELİŞTİRECEKLER
Projenin kendi hayat görüşlerini yansıttığını söyleyen Mimar Mızrak, sonucu medyadan öğrendiklerini belirterek, yaptıkları cami projesinin ilk olmadığını söyledi. Kısa süre içinde ortaya çıkardıkları projeyi uygulama aşamasında geliştirebileceklerini ifade eden Mızrak, aralarında Sivas Terminal Projesi olmak üzere çok sayıda projeye imza attıklarını ve daha önce uygulanmamış cami projeleri olduğuna vurgulayarak, “Zaten başörtülüyüz, cami bizim hassasiyet yaşadığımız bir konu. Gördüğünüz gibi biz de bilimin ve sosyal hayatın içinde varız” dedi.

Yurt dışındaki cami örneklerini de yakından incelediklerini, Medine’deki Mescid’i Nebevi başta olmak üzere diğer camilerden esinlendiklerini söyleyen Mızrak, eleştirilere de karşılık verip şöyle konuştu:

“Böyle bir projeyi yapamayacağımızı hiç düşünmedik. Çok heyecanlandık. 1’incilik beklemiyorduk. ‘Başlamak da başarmaktır’ diyerek niyet ettik ve yaptık. İnşallah güzel oldu. Yarışmaya katılanlar arasında çok güzel projeler var. Ama bizim için cami budur. Bir yerden esinlenmeye gerek yok. Siz, bir şair niye duygusal ya da kahramanlık şiirlikleri yazıyor diye eleştirebilir misiniz? Yani modern biz şey yapamayacağımızdan böyle bir proje yapmadık. Bu bir inanç meselesi. Biz bu caminin doğru olduğunu düşünüyoruz. Projeyi de şartnamede belirtilen değerler doğrultusunda yaptık. Tasarımda bir sınır yoktur. Mühendislikte iki kere iki dörttür, ama mimarlıkta değildir. Bu projeyi kimi iyi kimi kötü diye eleştirecek. Biz bunu göze alarak yarışmaya girdik. Bütün eleştirilere saygı duyarım, ama saygı duyulmasını da isterim. Bu önceden sipariş edilmiş bir proje değil. Daha baştan ‘Zaten birincisi’ belli diye eleştirildi. Bir sürü ünlü mimar, bizimki 1’inci olmaz diyorduk ama derece bekliyorduk. Zaten 1’inci çıkmadı. Projenin üzerinde tekrar çalışacağız.”

ÖDÜLÜ CAMİYE BAĞIŞLACAKLAR
Mızrak, cami projesiyle ilgili muhataplarının Cami Yaşatma Derneği olduğunu ifade etti. Yarışmanın sonuçlarını her gün caminin internet sitesinden takip ettiklerini anlatan Mızrak, “Bizim projenin uygulanacağını Hürriyet’ten öğrendik. Evde şaşkınlık oldu. Eşim de çalışmamızı destekliyordu. 9 yaşındaki kızım annesiyle gurur duydu. Sonra Hayrile Gül Tortu ile istişare ettik. ‘Ödülü nedir, ödülü ne yapacağız’ dedik. Para bizim için bir şey ifade etmiyor” diye konuştu.

Mızrak, yarışmadan kazandıkları parayı, tamamı hayırsever vatandaşların bağışlarıyla inşa edileceği açıklanan cami yapımına bağışlayıp bağışlamayacakları yolundaki sorumuza ise “Bu bizde kalsın” diyerek, ödül parasını bağış yapabilecekleri sinyalini verdi. Mızrak, Başbakan Erdoğan tarafından aranıp tebrik edilip edilmedikleri yolundaki sorumuzu ise “Hayır” diye yanıtladı.

SADECE CAMİ DEĞİL, SOSYAL TESİS
Caminin ana kubbesisinin 72,5 metre olan yüksekliğinin, İstanbul’da yaşayan 72,5 milleti, 34 metre olan ana kubbe çapının İstanbul plakasını, 107,1 metre yüksekliğindeki minarelerin de, Türkler’in 1071’de Malazgirt Savaşı ile Anadolu’ya girişini simgelediğini anlatan Mızrak, “Bu bir cami ama aynı zamanda bir sosyal tesis olarak tasarlandı. Burası sadece ibadet için değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olacak. İçinde bin kişilik çok amaçlı konferans salonu, atölye, kütüphane, resim ve sanat galerileri var” dedi.

Fatma AKSU / İSTANBUL
Hürriyet

——————————————————————————————————-

Mimarlar Ne Diyor?

PROJE DEĞİL TOPLAMA
Dr. Sinan Genim:

“Benim gözümde proje değil canlandırma. Konuyla alakası olmayan insanlar için sunum. Bir mimari, iç mekanla belli olur. Sultanahmet Camisi’yle hiçbir ilgisi yok. Her 6 minareli cami Sultanahmet mi? Çok aceleye gelmiş. Genç arkadaşlarımız, kendi bilgi doğrultusunda çeşitli yapıları kopya edip biraraya getirmiş. Orijinal değil. Herşey toplama. Osmanlı’nın yapıları Osmanlı’nın felsefesini ve dünyaya bakışını yansıtır. Bizimkinin de, bugünkü toplumumuzun dünyaya bakışını yansıtması gerekir. Geçmiş kültürün kendini ifade tarzıyla bugün bizim dünyaya kendimizi ifade tarzımız farklı. O zaman da, bizim de farklı şeyler söylememiz, farklı şeyler yapmamız lazım. Mimar Sinan’ın kubbeli camileri örnek alınmış. İstanbul’a gerçekten anıtsal yapı yapmak şart olmuştur ama bu o değil. Minare sayısına bakarak mimari katkıda bulunamayız. 10 minareli olsa daha mı anıtsal değeri olacak! Öyle bir cami yaparsınız ki, tek minareli olur, dünyanın ilgisini çeker, 20 minareli minareli yaparız, kimse dönüp bakmaz. Bu tür yapılar sadece bizim mensup olduğumuz kültüre, cemaate bir şey ifade eden ya da onların beğenisini yansıtan olmamalı. Gerçek anıtsal yapı, farklı inanç ve düşüncede de olsa, farklı topluma mensup olsa da, bütün insanların beğenesini sağlayan yapılardır.

SERMAYE ZİYANLIĞI
“İstanbul’a bir anıtsal yapı gerekir ama yaşadığımız çağın daha ilerisinde, varlığıyla yüzyıllar boyu bu şehri süsleyecek, ona değer katacak bir yapı olmalı. Geçmişin yetersiz kopyalarının gelecekte yaşama şansı yoktur. Sermaye ziyanlığı yapılmış olur. Ayrıca bir yarışma yaptıktan sonra, o yarışmanın saygı değer üyeleri, konusunda uzman üyeleri, katılan projeler arasında, ‘Birinciliğe değer yapı göremedik’ demelerinden sonra, birincinin olmaması demek, yapılmaya değer yapı yok demek. Jurinin ‘yetersizdir’ dediği yapıya, kim diyor anıtsal yapı diye. Kimin beğenisi bu diye soruyorum. Gelecek kuşaklar bu yapıya kim karar verdi diyecek. Cami yapımına karşı değiliz. Geleceğe hitap eden, gerçekten dünyanın beğenisini sağlayacak bir yapı olursa hepimiz bundan gurur duyarız. Bu konuda çalışma yapan Türk mimarlarımızın, dünyanın beğenisini sağlayacak kabiliyette olduğuna inanıyorum. Ama onların önünü kapatmayın. Devleti yöneten görevliler, bu insanların önünü açmak, çağın ötesinde bir eser yapmak üzere çalışsın. Bence uluslararası yarışma açılmalı. Şartnamede, peşin kabullerle çıkılan yol, yanlış yoldur. Koşullar kısıtlanırsa sonuç bu olur. Uluslararası yarışma bizim mimarların da seviyesini yükseltecektir.”

ÇAĞI YANSITMIYOR
Prof. Dr. Mete Tapan:

“İki genç kadının başarısını kutluyorum ama bu projeye katılıyorum anlamına gelmiyor. Kuşkusuz eski yapıları taklit etmek onlardan esinlenmek mimarlık tarihinde çok görülen bir yaklaşım tarzı. Bu yaklaşımın iyi vaya kötü örnekleri ülkemizde olduğu gibi dünyada çok sayıda var. Ancak eklektik (seçmecilik) diye adlandırdığımız bu akımın bir yaratma eylemi olan mimarlık mesleğine katkıda bulunduğunu söylemek doğru değil. Yapı teknolojisi gelişmiş bir ülkenin yapıları, o teknolojiyi ve yine o teknolojinin gerektirdiği biçimi, uslubu yansıtması gerekir. Çamlıca Camii’ne Sultanahmet benzetmesi, mimarlık mesleği açısından doğru değil. değil. Yapılacak cami günün koşullarını yansıtmalı. Caminin boyutlandırılmasınında da meslektaşlarımızın semiyolojik çabalar içine girerek, anlaşılması tarafımdan çok zor olan simgesel ilişkiler kurmaya çalışmışlar.

“Birincilik ödülü olmadı, ikinciye verelim demek, aslında seçilen proje birinci demek. Yarışmada birinci olmadı ödülü olmadı, ikinciye verelim demek, ‘Birinci olmadı ikinciye verilim, birinci bu’ demek. Yarışma anlayışında böyle şey olmaz. Birinci seçilemedi lafı ilk defa duyuyorum. Taksim Meydanı’na da yapacaksan modern, çağımızı yansıtan cami yapmanız gerekir. Dünyada yapı teknolojisi açısından çok önemli bir yere gelen ülkenin, hala eski formları yeni teknoljiyle yapması kadar yanlış bir şey yok. Bu, yeni teknolojiyi doğurmuyor. Teknoloji kendini formunu yaratır. İlla kubbe yapmak gerekmiyor. Eskiden büyük açıklıkları geçmek için kubbe icat edilmişti. Beton teknoloisi öyle gelişti ki istediğin formu verebilirsin.”

KADININ ÖNÜNDE ENGEL YOK
Zeynep Fadıllıoğlu: (Şakirin Camii’nin tasarımcısı):

“Kadın ekibin yapması, Türk kadınının sosyal hayata katkısının gücünü göstermesi açısından başlıca sevindirici. Toplumsal açıdan baktığmızda, kadının iyi şeyler yapmasının önünde dinen herhangi bir engel olmadığını gösteriyor. Bu anlamda kadınlara öncülük yapmasından dolayı gururuluyuz. Projedeki geleneğe olan aşırı bağlılığı hem yararlı hem düşündürücü buluyorum. Kültürümüzün derinliğini anlama açısından daha iyisini bulma imkanı olacak. Ama bir taratan da düşüründürücü buluyorum. Çağdaş, günümüz çizgisinde bir farklılık yerine, Sultanahmet Camii’ne benzer, çok hafif farklılıklarla bir tarz yaratmış. Geleneği yakalama, dünyada yeni bir şey olarak algılanmıyor. Çizgiler kötü görünmüyor ama planı görmek lazım. Projenin detayını bilmiyorum. Ama görünen geleneksel bir fotograf. Geleneksel bir yapıyı, süsleme detaylarını değiştirmek yenilikçilik olmaz. Yenilik namına yenilik yapılmamalı. Silüetinde sakınca görmedim. Üç projede daha gördüm. İkisi, çok yakın yabancı mimarlardan alıntı.”

Fatma AKSU / İSTANBUL
Hürriyet
——————————————————————————————————-

Çamlıca Camisi Projesi – Foto Galeri

cami projesi, Cami Yaşatma Derneği, Çamlıca, çamlıca camii, Çamlıca camisi projesi, Gebze, marmara depremi, Mimar Bahar Mızrak, mimar hayriye gül totu, Sultanahmet Camisi, Turkuaz Mimarlık, Turkuaz Müteahhitlik, Turkuaz Yapı, Turkuaz Yapı Mimarlık ve Müteahhitlik

cami projesi, Cami Yaşatma Derneği, Çamlıca, çamlıca camii, Çamlıca camisi projesi, Gebze, marmara depremi, Mimar Bahar Mızrak, mimar hayriye gül totu, Sultanahmet Camisi, Turkuaz Mimarlık, Turkuaz Müteahhitlik, Turkuaz Yapı, Turkuaz Yapı Mimarlık ve Müteahhitlik

cami projesi, Cami Yaşatma Derneği, Çamlıca, çamlıca camii, Çamlıca camisi projesi, Gebze, marmara depremi, Mimar Bahar Mızrak, mimar hayriye gül totu, Sultanahmet Camisi, Turkuaz Mimarlık, Turkuaz Müteahhitlik, Turkuaz Yapı, Turkuaz Yapı Mimarlık ve Müteahhitlik

cami projesi, Cami Yaşatma Derneği, Çamlıca, çamlıca camii, Çamlıca camisi projesi, Gebze, marmara depremi, Mimar Bahar Mızrak, mimar hayriye gül totu, Sultanahmet Camisi, Turkuaz Mimarlık, Turkuaz Müteahhitlik, Turkuaz Yapı, Turkuaz Yapı Mimarlık ve Müteahhitlik

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Altından Çamlıca Camii

Çamlıca Camii’nin altından bir maketinin yapıldığı ve mücevherat fuarında sergilendiğini Üsküdar Belediye Başkanı, sosyal medyadan …