“Kentsel dönüşüm”ün son ayağı: Vatandaş bankaya borçlandırılacak…
“Kentsel dönüşüm” adı altında yoksullar şehir dışında konumlandırılıp, emekçilerin kent merkeziyle ilişkisi kesiliyor. Yandaş medya ise olanları pembe bir tablo olarak sunuyor.
AKP’nin “Kentsel Dönüşüm Yasası” olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı”, Van depreminin hemen ardından gündeme getirildi ve kentler için dönüşüm planları tek tek açıklandı. Bunu Erdoğan’ın katıldığı resmi toplu yıkım törenleri izledi ve yandaş basın kentsel dönüşüm mağduru emekçi kesimleri yok sayarak “görkemli” açılış törenlerine odaklandı. Yandaş medya, ülkenin dört bir yanında başlayan yıkım sürecinde binaların yıkımında kullanılacak patlayıcılardan, TOKİ’nin yapacağı evlerin özelliklerine kadar her şeyi haber yaparken, dönüşümden nemalanacak rant odaklarını ise görmezden gelmeye devam ediyor.
Anadolu Ajansı (AA) dün yayınladığı bir haberde kentsel dönüşüm kredilerinde sözleşme, noter, tapu ve belediye harçları, veraset intikal ve döner sermaye gibi ücretleri vatandaşın ödemeyeceğini, vatandaşın bankadan aldığı kredi dahilinde devletten faiz desteği alacağını müjdeledi. AKP sonrası yaşadığı dönüşüm açıkça gözlenen AA, haliyle yaptığı haberde dönüşüm yasasıyla şantiyeye dönen kentlerin rant odaklarının, belediyelerin ve müteahhitlerin saldırısı altında olduğunu yazmadı.
Ekonominin canlanması vatandaşın borçlanmasına bağlı
Ekonominin kalbi olarak görülen inşaat sektörünün palazlanması için dönüşümle birlikte insanlar da borçlanmaya teşvik ediliyor. Bankalar dönüşüm sonrası evini kaybeden vatandaşa uygun kredi vaadinde bulunurken, devlet de güçlendirme ve konut yapım kredisinin yüzde 4‘ünü, işyeri yapım kredisinin ise yüzde 3’lük kısmını karşılayacak.
AKP önce belediyeler eliyle başlattığı yıkım sürecinde şehirlerdeki gecekondu alanlarını “gecekondu önleme bölgesi” ilan ederek TOKİ’ye devredip bölge sakinlerini hem Hazine’ye borçlandırdı hem de belediyenin kentsel yağmasına kurban etti. Van depremi sonrasında ise Türkiye genelinde afet riski altındaki yaklaşık 6,5 milyon konutun yenilenmesini sağlayacak kentsel dönüşüm kapsamında ihtiyaç sahibi olan vatandaşa özel hesaptan kredi verilmesinin yolunu açtı.
İnşaat sektörü AKP’ye minnettar
Bankacılık sektörü de bu süreçten yararlanırken kensel dönüşümden en çok nemalanan tek sektör kuşkusuz inşaat oldu. “Afet Yasası” adı altında sunulan yasa tasarısıyla kentler ve kentlilerin geleceği felakete sürüklenirken, yetkililer popülist söylemlerle kamuoyunu ikna etmeye çalışıyor. Gerçek durum ise ekonominin kırılganlığına karşı inşaat sektörüne büyük kaynaklar ayrıldığını gösteriyor. Kentsel dönüşüm süreciyle inşaat sektöründe yaratılan hareketliğin ekonomiye can vermesi hedefleniyor.
İnşaat sektöründeki tekeller arasında yaşanan tartışmalar ve patronların hükümetten talepleri de sermayedarların Afet Yasası ile önlerine nasıl bir rant kapısı açılacağının farkında olduklarını gösteriyor. Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı ve konutta KDV uygulamasını tamamen değiştirecek tasarı hakkında görüş bildiren patronlar, KDV’nin düşürülmesi yönünde ısrarlı taleplerini her fırsatta dile getiriyor.
Kentsel dönüşüm adı altında rant kavgası
Başbakan Erdoğan kentsel dönüşüm için ‘Teknik olarak riskli bulunanların kısa bir süre içinde yıkılıp, yerine sağlıklı yapılar inşa edilmesi için gerekli mekanizmaları kurduk, işletmeye başlandı. Asıl amacımız, afetler karşısında can ve mal güvenliğini sağlayacak bir dönüşümü gerçekleştirmek. Yani rant değil, insan odaklı bir proje yürütüyoruz’ dese de, inşaat sektöründeki tekeller pastadan pay kapmak için yarışırken sürecin rant kavgası olduğunu ise kendileri ifade ediyor. Eski TOKİ Başkanı, şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar kentsel dönüşümün arz ettiği önemi açıklarken, bu meselenin salt kentsel dönüşüm meselesi olmadığını belirtmekteydi. Bayraktar, “Bu sadece bir kentsel dönüşüm değil, inşaat sektörü canlanacak, inşaat malzemesi sektörü canlanacak” diye konuşmuştu.
Başbakan Erdoğan’a yakınlığı ve son yıllarda aldığı milyon dolarlık ihalelerle adını duyuran mütehahit Ali Ağaoğlu ise, “Vatandaşı ikna etmek için rant dağıtmak gerekir. İki ayrı 10’ar dairelik birbirine yapışık binanın sahiplerine yıkıp yapalım 30 daireniz olsun gibi ‘vatandaşa rant verecek’ tekliflerde bulunmak lazım. Amaç, halkın gelir düzeyini yükseltmekse, bu ilgili bölgelere rant vererek çözülebilir. Bunun devlet politikası haline gelmesi lazım” diye konuşmuştu.
Sermayeye uygun yasal düzenleme
Hükümet, ekonomik gelişmenin lokomotifi olarak gördüğü inşaat sektörünün önündeki tüm yasal engelleri de tek tek kaldırıyor. Mayıs ayında kabul edilen ve Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu’nda Değişiklik Yapan Mütekabiliyet Yasası’yla yabancı ülke vatandaşları üzerindeki mülk edinme yasağı kaldırıldı. Buna göre, Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı kişiler Türkiye’de taşınmaz mal satın alabiliyor. Gayrimenkul sektörünün yabancılara açılmasıyla küresel sermaye ve konut pazarı için önemli bir merkez haline gelen İstanbul’a yabancıların ilgisi de her geçen gün artıyor.
Yine Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın deyişiyle “vatandaşın canını kurtarmak için” icat edilen Afet Yasası’yla kentlerdeki tüm dönüşüm uygulamaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ’nin emrine veriliyor. “Afete karşı önlem” gerekçesiyle kentlerdeki tüm yapılar “riskli” ilan edilebilirken, “riskli” olduğu tespit edilen yapılar için ise yıkım kararı çıkartılabilecek. Yıkım kararına itiraz hakkı ise yasadaki bir maddeyle engelleniyor. Evi yıkılacak ve sokağa atılacak olan ev sahibi yıkım kararına itiraz ettiği takdirde “suçlu” ilan edilebilecek. “Riskli” ilan edilen yapıların tahliyesi ve yıkımı ile ilgili iş ve işlemleri “yerine getirmediği tespit edilen” kamu görevlileri hakkında ise ceza ve disiplin hükümleri uygulanabilecek.