17 yıl öncesinden Nişantaşı’yla özdeşleşmiş lokantalardan biriydi Mezzaluna. Şimdi yeni konseptiyle yuvasına dönen mekanı belli ki semt sakinleri cidden özlemiş…
Nasıl mı anladım? Açıldığı ‘an’ itibarıyla açık kısmında oturanların bolluğundan! Geçen gün arkadaşımla öğle yemeği için gittik. Buradaki mekanı, üç yıl aramışlar ama belli ki Mezzalunalar zincirinin en havalı konsepti olmuş ‘ristorante’… Keyifli ve şık. Hızlı bir öğle yemeğinden ziyade, uzun sohbetlerle renklenecek bir yemek için daha uygun. Mönü de Nişantaşılı müşteriler için kelimenin tam manasıyla ‘seçkin’ tutulmuş. Ne de olsa hep yeniyi takip eden, fikrini beyandan çekinmeyen, talepkâr, sevdi mi tam seven bir müşteri grubu bu… Her zamanki Mezzaluna klasiklerinin yıldızı burada da parlak. Dostlar özellikle peynir tabağını denememi söylüyor. Kendi yaptıkları mozzarella ve ricotta peynirlerini; reçel ve balla sunuyorlar. Reçelleri önerdikleri peynirlerle yiyoruz, damağım şenleniyor.
Başka İtalyan peynirlerinin de sunulduğu bu tabak, şarapla bir akşam yemeği de olabilirmiş. Peynirlerin şef Lombardi tarafından İtalya’daki peynir üreticisi Luigi de Luca’nın özel tarifiyle hazırlandığını anlatıyorlar. Taze ev yapımı makarnalar, sıcak havaya rağmen biz Türkler’in radarından çıkmıyor. Mönüye ekledikleri kerevitli ‘paccheri’ makarna, penne makarnanın uzunu-kalını… Minik bir portföy çantayı andırıyor. “Makarna soslarımız iddialıdır” diyorlar. Hafif diri kalmış kuşkonmaz seven benim gibiler için başlangıçtan pizzaya, farklı kuşkonmazlı reçeteler geliştirmişler. Somon ve kuşkonmazlı pizzaları da bu gruptan. Tatlı mönüsündeki tiramisunun alıcısı hâlâ çok ama ben yeni lezzet arayanlara karamelli ve deniz tuzlu butterscoth puding’i tavsiye edeceğim. Adının kafada hafiften karmaşa yarattığının farkındayım. Lakin ayrı tellerden çalan bu tatlıyı yerken, canınızın deniz tuzu istemesi, damakta yarattığı sürpriz bombardımana işaret değil de nedir? Adres: Mim Kemal Öke Cad. No: 21 Nişantaşı
Milliyet Cadde/Ferhan İstanbullu