İşkolik, işinin ötesinde hiçbir kimliğe sahip olmayan kişidir. Hayat, yaptığınız işten çok daha fazlasıdır. Büyütüp geliştirdiğiniz ilişkilerdir hayat. Camianızda yarattığınız sosyal etkidir. Deneyimlediğiniz gelişme ve öğrenmedir. Tutkulu bir yaşam sürmektir.
Kendi doğamızdan, genlerimizden dolayı yaratıcıyızdır. Pratik zekâ, yaratıcılığa denktir. Zekâ kendini pek çok şekilde gösterir. Bu da yeni bir soru doğurur:
Sizin işkolik tanımınıza hangisi daha çok uyar? Tutkulu yaşayan biri mi, yoksa korku ve yalnızlık içinde yaşayan biri mi?
Benim tanık olduğum Gerçek Girişimci değerlerine, tutkularına ve yaptığı işe tümüyle uyum sağlamış kişidir. Bu noktada, girişimci sadece bir varlıktır. İş, görev, tutku, amaç, değerler, ilgiler, vs. hepsi bireyin kim olduğunun bir parçasıdır.
Dışarıdan bakınca, bir işkolikle bu girişimci arasında bir farklılığın rahatça gözlenebileceğini sanmıyorum. Ama kişinin kendisi bunu bilir. İçinde bir yerlerde bunun yanıtı vardır. Birey tipik şekilde bu gerçeği kabul etmeyi reddeder ve tecrübeyle sabit davranışını sürdürmeyi kendince bir mantığa oturtur. Tecrübeyle sabit olan rahattır. Gerçeği kabul etmek değişimi gerektirir ve değişim rahatsızlık verir.
Pek çok insan, dış çevrelerinde olan değişimi memnuniyetle kabul eder ve kendilerinin değişiklik yapabilmeye muktedir ve buna açık olduğunu düşünür. Maalesef insanın kendi iç dünyasıyla ilişkilerinin çoğu bir korkuya dayanır; iç dünyamızı didiklemeye başladığımızda solucan dolu bir kutunun kapağı açılır. İçten içe bunu bilen bilinçaltımız hemen tecrübeyle sabit olana döner. Değişmek zor iştir.
Neyse ki pek çok girişimcinin etraflarında olup biteni görebilme becerisi vardır. Bu beceri, girişimcileri öngörülü gayretkeşler kılar. Yine de bu durum, girişimcileri işlerine saplanıp kalmaktan ve dengeli hayat düzeninden uzaklaşmaktan alıkoymaz.
İyi dengelenmiş bir hayat, bir işe harcadığınız sıkı çalışmadan daha güçlüdür. İyi dengelenmiş bir hayat beyni, ruhu, duyguları ve bedeni besler. İlişkilere, eğlenmeye ve dinlenmeye yer açarak daha güçlü bir yoğunlaşma, daha büyük bir yaratıcılık (problem çözme ve karar verme için bu çok faydalı bir şeydir), daha güçlü bir özgüven ve zihinsel/duygusal/fiziksel sağlık deneyimlerini yaşarsınız. Bunu bilince, seçim yapmak kolaylaşır.
Eğer iyi dengelenmiş bir hayata geçmek, aynı miktar işi 80 saatlik didinme yerine 60 saatte üretmenizi sağlayacaksa, hangisini seçerdiniz?
Girişimcilerin zorluk çektiği bir diğer konu, ne zaman “hayır,” ne zaman “yeter” deneceğini öğrenmektir. Bir girişimci daima yeni bir kazanım, yeni bir deneyim, yeni bir zirve ve yeni zorluğun peşinde tüm enerjisini tüketiyor olabilir. Bu da sizi tam korktuğunuz şeye yönlendirecektir. Bunun yerine, iyi dengelenmiş bir hayat edinmek için bu enerjiyi bölüştürün. İlişki ve kişisel gelişim alanlarında başarı kazanmak, çok daha zenginlik katabilir insana.
Hayatı tecrübe etmek son derece büyük bir zenginliktir; sadece bütün hayatı ihmal edecek kadar kapılmayın zenginliklere.
Amanda Moore (Çev: Tülin Er)
Marjinal Porter Novelli