Kentsel dönüşüm projesi adı altında evleri yıkılan ve Taşoluk’ta toplu konutlara yerleştirilen Roman vatandaşların neredeyse tamamı Sulukule’ye geri döndü. İşin kötüsü, ne kalan ne de dönen memnun halinden
Kalanlar, hayatlarının yerle bir edilmesinden şikayetçi. Gidenler maddi sıkıntıdan sosyal baskılara kadar birçok problemle mücadele ediyor.İstanbul’un ünlü mahallelerinden biriydi Sulukule. Romanlar deyince ilk akla gelen yerdi. İstanbul’u ziyaret edenlerin uğramadan ayrılmadığı, ünlü müzisyenlerin yetiştiği bir semtti. Yıkımın üzerinden 5 yıl geçti. Proje gündeme geldiği dönemde büyük tartışmalar yaşanmış, kıyamet kopmuştu. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında Sulukule yıkılacak, mahalle sakinleri ise adını dahi bilmediği 45 km uzaklıkta Taşoluk mevkiine yerleştirilecekti. Akademisyeninden sanatçısına, aktivistinden vatandaşına kadar herkes karşı çıkmıştı bu projeye. UNESCO yetkilileri İstanbul’a gelip Sulukule’yi ziyaret etmiş, tarihi ve kültürel dokusunun yok olmaması için bildirilerde bulunmuştu. Ancak tüm karşı çıkmalara rağmen Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki yüzlerce ev yıkılmış, yerine mahallelinin tabiriyle “beton yığınları” dikilip fahiş fiyatlarda satışa çıkarılmıştı.
Belki başlangıçta önyargıları vardı mahallelinin. Belki alışacaklardı zamanla ve belki her şey güzel olacaktı yeni evlerinde, yeni semtleri Taşoluk’ta. Ama olmadı. Giden de kalan da herkes mağdur. Aslında kimsenin karşı çıktığı yoktu kentsel dönüşüme. Tek istedikleri, bu dönüşümün mahallelerinden ayrılmak zorunda kalmadan yapılmasıydı. Bugün ise gelinen nokta, beş yıl önce yapılan tartışmaların, öngörülerin haklılığını ortaya koyar nitelikte.
Kalanlar konuşmak istemiyor, konunun açılmasına dahi tahammülleri yok. Proje alanı dışında kalan evlerin sahipleri ise her an yeni bir karar alınır, evimiz yıkılır korkusuyla hop oturup hop kalkıyor. Sulukule’de çay ocağı işleten Nurettin Bey, “Herkesi zorla gönderdiler. Korkuttular, kandırdılar milleti. Zannetmiyorum burayı da bırakacaklarını. Bir iki yıla kalmaz yıkarlar.” şeklinde ifade ediyor duygularını.
Taşoluk gerçeği: Giden 337 aileden 334’ü geri döndü
Kentsel dönüşüm projesi kapsamında evlerini satıp, Taşoluk’a yerleştirilen Roman vatandaşları, ciddi sorunlarla boğuşuyor. Giden ailelerin neredeyse tamamı eski mahallelerine yakın Karagümrük semtine taşındı. Geriye kalan üç dört aile ise maddi sıkıntılar, artan kira giderleri, aidat masrafları, kültür çatışması, çevre baskısı ve dışlanma gibi problemlerle mücadele ediyor. Mahalle sakinleri, evlerini çok ucuz fiyatlara satıp Taşoluk’a gitmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük, giden 337 aileden 334’ünün geri döndüğü bilgisini veriyor. Peki, neydi onları geri dönmeye iten sebepler? Sonuçta daha önce yaşadıkları çevreden daha iyi koşullara sahip bir çevreye yerleştirilmişlerdi.
En büyük sebeplerden biri geçim sıkıntısı. Taşoluk’a taşınan ailelerin büyük bir çoğunluğu öncesinde ev sahibiymiş. Kiracılar ise ayda en fazla 200 lira kira bedeli ödüyorlarmış. Taşoluk’a ilk geldiğinde bu bedelin otomatik olarak ikiye katlandığını söylüyor Bedriye Hanım. Gelmeden önce kirası 150 liraymış. Taşoluk’ta ise ilk başta 400 lira olan kira bedeli sonrasında 600 liraya yükselmiş. Bunun üstüne aylık aidat, yakıt için istenen ekstra masraflar da eklenince bellerinin büküldüğünü söylüyor. “Belediyenin yaptığı aylık 100 liralık yardım yetersiz kalıyor. Üç aydır kirayı ödeyemiyoruz. Ödeme yapmadığımızda banka evimize el koyabiliyor, o yüzden çocuklarımızın rızkını kiraya veriyoruz.” diyor.
Tüm bu masrafların üzerine bir de işlerine gidip gelmek için harcadıkları yol masrafı eklenince çoğu işinden olmuş. Taşoluk’tan Sulukule 45 km uzaklıkta çünkü. Nurhan Hanım işini kaybedenlerden sadece biri. İşsiz kalınca, eşi yüklenmiş ailenin bütün yükünü. Eşi, iş saatleri uymadığı için sabah servislerinden yararlanamıyormuş. Belediyenin servisi sadece sabah bir kez kalkıyor. Nurhan Hanım, çevre köylerden sürekli taciz edildiklerini, çocuklarının şiddete maruz kaldığını belirtiyor. “Evlerin güzelliğine diyecek sözüm yok ancak huzur olmadıktan sonra ev ne işe yarar?” diyor.
Kültür çatışması da bir diğer problem. Taşoluk’a ilk geldiklerinde dışlandıklarını, kendilerine hırsız muamelesi yapıldığını belirten Bedriye Hanım, “Komşularımız aylarca konuşmadı bizimle, hırsız olduğumuzu ve fuhuş yaptığımızı sanıyorlardı. Biz bir yandan bu önyargılar ile boğuşurken öte yandan uyum problemi yaşadık. Eski mahallemizde sabaha kadar dışarıda oturur, çayımızı demler, komşularımızla muhabbet ederdik. O yüzden herkes terk etti burayı.”
“Kentsel dönüşüm nedir, bilmiyorduk”
Şükrü Pündük (Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı): Kentsel dönüşüm yasası çıktığında bu kelimeye oldukça yabancıydık. Kentsel dönüşüm nedir, iyi midir kötü müdür hiçbir fikrimiz yoktu.
Bize tek söylenen ‘Evlerinizi yenileyeceğiz, tarihi olanları restore edip size daha iyi olanaklar sunacağız’ oldu. Nedir bu kentsel dönüşüm diye sorduğumuzda ise ‘Daha tam olarak projelendirilmedi, bitince biz sizi bilgilendireceğiz’ diyorlardı. Biz evlerin Sulukule’nin tarihi ve kültürel dokusuna zarar vermeden restore edilmesinden yanaydık. Ancak belediye, bütün evleri yıkıp yerine bizi hiç yansıtmayan binalar yaptı. İşin belki de en üzücü yanı, yeni yapılan o evlerde Romanların asla oturamayacak oluşu.”
“önce sosyal dönüşüm yapılmalıydı”
Hacer Foggo (aktivist): Kentsel dönüşüm projelerinde göz önüne alınmayan tek şey bölgede yaşayan ailelerin durumu. Evlerinin içinde olup bitenler bilinmiyor. Tek odaklandıkları şey arazinin ne kadar değerli olduğu. O evlere buldozerlerden önce sosyal hizmet uzmanları girmeliydi. Kentsel dönüşümden önce sosyal dönüşüm olmalı, insanların sosyal ve kültürel olarak ihtiyaçları belirlenip yerinde iyileştirme yapılmalıydı. Bugün aynı yanlış Ayvansaray’da ve Küçükbakkalköy’de yapılıyor.
“Toki, Roman’laştırılmalıydı”
Abdullah Cıstır (İzmir Romanlar Derneği Bşk.): Romanları yok sayan bir irade söz konusu. Taşoluk’a giden vatandaşlarımız uyum sorunu yaşadı. Romanlar TOKİ’leştirilmemeliydi, TOKİ Romanlaştırıllmalıydı.
Zaman/REYHAN GÜL