1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

500 Bin Lirası Olana Konukoğlu Tüyosu

500 bin liranız varsa bu parayla küçük bir şirkete ortak olabilir veya bir mucidin icadıyla iş fikri geliştirerek yola çıkabilirsiniz. Devlet, yeni girişimcilerin önünü açtı, bankalar kredi vermekte cimri davranmıyor. Gerisi de size kalıyor…

Sadece Gaziantep’in değil, ülkemizin de önde gelen işadamlarından olan Abdülkadir Konukoğlu, mütevazı patronluğuyla içi dışı bir, sözünü esirgemeyen bir insan.

Kardeşleriyle birlikte sahibi olduğu Sanko Holding’in İstanbul Güneşli’deki merkez ofisine ilk kez gittim, kendimi adeta Antep’te gibi hissettim. Sanki, memleketini ofisine taşımış.

O çalışırken 47 yıllık eşi Ülgen Hanım’la tanıştık. Ülgen Hanım’la Abdülkadir Bey’i birlikte fotoğraflamak istedim. Ülgen Hanım, buna karşı çıktı. Konukoğlu, bugüne kadar verdiği röportajlarda genellikle “iş”ini anlattı.

Benim merak ettiğim, böyle başarılı bir işadamının ailesinden aldığı gücün boyutuydu. İzlenimim o ki, Konukoğlu çifti, hayatı iyi paylaşmış.

Abdülkadir Konukoğlu, işlere yoğunlaşırken, Ülgen Hanım, dirayetli bir eş, anne ve büyük nine olarak ailesinin sorumluluğunu üstlenmiş.

Konukoğlu’nun 9 torunu var

Konukoğlu çiftinin 3 çocuğu, 9 torunu bulunuyor. Ailenin büyük oğlu Sami 43 yaşında 4 çocuk sahibi. Emine 38 yaşında 3 kız çocuğu var. Cengiz ise 34 yaşında iki kızı bulunuyor.

Çekirdek ailede erkek çocuklarıyla işleri paylaşan Konukoğlu’nun kızı Emine, liseyi bitirince hemen evlenmiş, çalışmıyor. Çocuklarını büyütüyor. Oğul Sami Konukoğlu, holdingde önemli görevler üstlenmiş.

Kendisine ambalaj, otomotiv, makine imalatı, klima üretimi yapan 6 şirket bağlı. Cengiz Konukoğlu, holdingde finans alanına bakıyor. Para ve menkul kıymetleri yönetiyor.

Abdülkadir Konukoğlu ile söyleşimiz, sıcak aile sohbetiyle başladı. Doğal akış seyrinde ilerlerken, yıllarla birlikte görüşlerinin nasıl değiştiği de ortaya çıktı.

Bugün kızımı üniversiteye yollardım
Abdülkadir Bey, oğullarınız üniversite mezunu, kızınız Emine’yi neden okutmadınız?

Eskiden, kızların bugünkü gibi okutulması pek ilgi görmezdi. Evlerinin hanımı olması, eşine çocuklarına iyi bakması çok daha önemliydi. Emine, liseyi bitirince okumak istedi ama biz onu evlendirdik. O gün için bunun iyi olduğunu düşündük.

Bugün olsa Emine’yi üniversiteye yollar mıydınız?

Açık söylemek lazımsa yollardım.

Peki, Sanko Holding’de de çalışmasını ister miydiniz?

İşin doğrusu, istemezdim. Kadınlar, evlendikten sonra çalışma hayatında zorlanıyorlar. Evdeki çocuklarında kalıyor akılları. Bence, çocuklar ancak anneleriyle birlikte olurlarsa daha mutlu, daha özgüvenli oluyorlar.

Varlıklı kadınlar çalışmasın

Milyonlarca evli kadın çalışıyor, çocuklarım da iyi büyütüyorlar. Neden, siz kadınların çalışmasını istemiyorsunuz?

Çok da başarılı oluyorlar. Bence varlıklı kadınların çalışmaya fazla ihtiyacı yok. Onların yerine ihtiyaçları olan kadınlar çalışmalı. Mesela, benim gibi bir işadamı, ailesini, çocuklarını haftalarca göremiyor.

Eşim de çalışsaydı, çocuklar, istediğimiz gibi yetiştirilemezdi. Bunu anneleri başarabilir. Bence patron eşleri aile şirketlerinin gelecek nesillerde de devam etmesi için çocuklarını çok iyi yetiştirmeli. Birer patron adayı olarak büyütmeli.

İşe süpürgecilikten başladım
Patronluğa uzanan yolculuğunuzda, ilk yaptığınız iş neydi?

Babam Sani Bey, çalışkan bir insandı. 8 çocuğunun 5’i erkek, 3 u kızdı. En büyük oğlu olarak ben, hem okudum hem çalıştım. 1963’te Gaziantep’te ilk işim Hilal İplikte oldu. Süpürgecilikten başladım. Her işi yaptım. Genel Müdür oldum. O yıl babam vefat etti. Aile kararıyla, Sanko’ya Yönetim Kurulu Başkanlığına geldim.

Doğaya zarar verse İkizdere’ye izin çıkmazdı
Enerjide büyük yatırımlara imza atıyorsunuz. Portföyünüzde neler var?

En yenisinden başlarsam, şu anda Aydın yakınlarında 3 bin metrelik jeotermal kuyusunu açtık. Bu Türkiye’nin en derin jeotermal kuyusudur. Rüzgar enerjisinde (RES) Çatalca’da 60 megavatlık bir santralimiz var.

Rize İkizdere Vadi Projesi kapsamında da iki adet HES (Hidroelektrik) santralimiz bulunuyor. Doğayı bozmayalım diye İkizdere’nin üstünde 8 metrelik giriş yapıp, dağın altına girdik.

Bize 25-30 milyon dolar daha pahalıya çıktı. İki projenin toplamı 150 megavat, maliyeti de 300 milyon dolara mal oluyor. 16 megavatlık bir küçük proje daha var, inşaatı devam ediyor.

İkizdere Vadi projeleri çok tartışılıyor. Doğa, gerçekten o bölgede zarar görüyor mu?

Tartışmaların bence gerekli olanı var, gereksiz olanı var. Bu yüzden de havza yeniden ele alınıyor. Bir gerçeği açıklamak lazım. Üzerinde proje yapılan sular, sonuçta denize gidiyor. Tartışmaları yapanlar, halktan çok dışarıdan gelen çevreciler. Uydudan, o bölgede ne olup bittiğini Ankara, DSİ, anı anına izliyor.

Elektriği kapatıp oturalım!

Çevreciler, itiraz hakkını kullanıyor. Sizce, ülke genelinde gerçek bir enerji politikası bütün taraflarca önceden tartışılsaydı yine böyle olur muydu?

Politikaları belirlemek hükümetin işi. Çevrecilerin görüşlerinin de alındığını düşünüyorum. Türkiye’nin büyük enerji açığı var. Nükleer santral yapmayalım, atık sorunu ne olacak deniliyor. Rüzgar santrali yapmayalım, kuşlar zarar görüyor deniliyor.

Hidroelektrik santrali yapmayalım, doğa ve eko sistem bozuluyor deniliyor. Onu yapmayalım, bunu yapmayalım. O zaman L elektriği kapatıp evde ı oturalım.

Bakın, Adana’ya İnanoğlu | üzerine baraj yaptık. 75 bin hektar toprağı ^ sulayacağız. Bu kötü mü oldu. Yeni bir £ Çukurova doğuyor o bölgede.

Pamuk stratejik ürün oldu, saksıda bile yetiştireceğiz

Bu yıl sona eriyor. 2011’den neler bekliyorsunuz?

Türkiye için gelecek yılın çok iyi olacağını düşünüyorum. Seçimler var. Hükümetin seçim ekonomisi uygulamayacağını açıklaması olumlu. Kendi çalışma alanlarımıza baktığımızda önümüze ‘pamuk gerçeği’ çıkıyor. ABD’de pamuğun fiyatı 4.10 (6-6.5 lira) dolara ulaştı.

Bu ülkede de sıkıntı var. Dünyanın birçok yerinde pamuk yerine biyodizel yakıt ürünleri olan kanola, mısır vs ekildi. Çinliler, iyi giyinmeye başladı, ürettikleri pamuğu kullanıyorlar. Hintliler de öyle. Hindistan ne iplik ne de pamuk ihracatı yapıyor.

Direkt konfeksiyon satıyorlar. Türkiye’nin her yıl 1.5 milyon ton pamuğa ihtiyacı var. 6-7 yıldan bu yana her yıl sadece 300 bin pamuk üretiyoruz. Yetmiyordu, 3-4 milyar dolarlık ithalatla, iplik, kumaş alıyorduk. Şimdi, bu yol, söylediğim nedenlerden kapandı. Gelecek yıl, saksıda bile pamuk yetiştireceğiz.

Tekstil yeniden gözde olacak
Bütün dünya pamuklu giysilere mi merak sardı?

Aynen öyle. Hatırlarsanız, iplik, kumaş dışarıda ucuz diye dışarıdan ithal ediyorduk. Yerli iplikçiler batıyordu. Şimdi, tersine bir durum söz konusu.

Türk üretici yeniden pamuk üretimine döner mi?

Eskiden pamuk beyaz altındı, şimdi beyaz elmas oldu. Pamuk da petrol gibi stratejik ürün mevkiine yükseldi. Tekstil gözde olacak yeniden. En önemlisi de içeride tarım ve özellikle pamuk ekimi yeniden canlanacak. Çiftçi, çok para L kazanacak. Pamuk ekilen bölgelerde şimdiden hareketlenme var.

500 bin lirası olana iş tüyosu
Siz Turgut Özal döneminde büyüdünüz. O yıllarda, “Köşeyi dönmek” moda olmuştu. Her isteyen, köşeyi dönebilir mi?

Herkesin, köşeyi dönmesi başkadır. Türkiye’de 500 bin lirası veya 500 bin doları olan isterse köşeyi dönebilir. Zenginlikte sınır yoktur.

Diyelim, 500 bin liram var, köşeyi nasıl dönerim?

İsterseniz, gider küçük bir şirkete ortak olursunuz. Kafanızdaki işe göre ortak olabilirsiniz. Yeni icatlara bakın. Bir mucit bulun. Birlikte iş fikri geliştirirseniz, neden olmasın! Devlet girişimcilerin önünü açtı. Bankalarda her türlü işe kredi veriyorlar.

Ya sonrası nasıl gelecek?

Ondan sonrası, çalışmaya, üretmeye ve şansa kalıyor. Yapacağınız işi iyi tanımalı, gelecekte nereye varmak istediğinizi de bilmelisiniz. Zenginlikte sınır yoktur. Önce köşeyi, sonra yuvarlağı (çemberi) döner döner durursunuz.

Mucit bulamazsak, hemen yatırım yapılacak bir alan var mı?

Şu sıralar, hayvancılık gözde. Ziraat Bankası, güzel krediler veriyor. Anadolu ’dan büyük şehirlere göç yerine, köyde hayvancılık yapılabilir. Tarım sektörüne girilebilir. Gerçi miras yoluyla tarlalar çok bölünmüş durumda. Hükümet, hızlı davranıp tapuları birleştirirse büyük ölçekli işler, büyük çiftlikler kurulabilir.

Ölene kadar patronluk yanlış
Daha önce söylediğiniz gibi emekli olmayı düşünüyorsunuz değil mi?

65 yaşımı doldurunca emekli olacağım. Bizim grupta herkes bu yaşa gelince emekli olur. Patron olsam da bu gelenek benim içinde geçerli. Yerimi, kardeşim Zeki Bey alacak. Ben dışarıdan da nışmanlık yapacağım. Zeki Bey de 6 yıl sonra emekli olacak. Sıra Adil Bey’e gelecek. Holdingin geleceğini düşünüyorsanız, bu değişim de gerekli oluyor.

Çoğu patron, ölünceye kadar bu işi yapıyor. Siz neden gücünüzden vazgeçiyorsunuz?

Ben, ölene kadar patronlu ğu doğru bulmuyorum. Arkanızda bekleyenlerin, “Bu adam ne zaman ölecek de bize sıra gelecek” diye düşünmeleri istenmemeli. Herkes gibi patronlarda işlerini ne zaman devredeceklerini planlamalı ve açıklamalı.

Kaç işkolun da kaç şirketiniz, kaç çalışanınız var?

14 iş kolunda çalışıyoruz. En önemlisi tekstil. Pamuk ipliği, denim (kot), örgü, boya, apre vs. Ev tekstilini azaltıyoruz. Müşterilerimize rakip olmamak için konfeksiyona girmiyoruz.

Grupta, farklı alanlarda çalışan 70-80 şirket bulunuyor. 20’si büyük ve çok aktifler. Amiral gemisi Sanko Tekstil. Ayrıca, enerjide de önemli yatırımlarımız var. Bütün şirketlerimizde çalışan sayısı 14 binci varında.

Bugün
Perihan Çakıroğlu’nun söyleşisi

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Üç Kamu Bankasından Korona Destek Paketi

Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank, virüs salgınına ilişkin önlemler alındığını duyurdu. Buna göre, bankalar firmalara …