Fransa’da La Tribüne Gazetesi’nde, üçüncü havalimanı gelişmeleri çerçevesinde, ADP CEO’su Pierre Graff’ın görüşlerini yansıtan ilginç bir yorum yer aldı…
İstanbul için kısa sürede planlanıp etraflıca tartışılmadan ve büyük bir 3 proje olmasına rağmen etkileri düşünülmeden önümüzdeki günlerde ihaleye çıkılacak olan 3. havalimanı için ilk somut tepki Fransa’dan geldi.
Yüzde 51’i kamuya ait olan Fransız Aeroports de Paris’in (ADP), Atatürk Havalimanı’nın en değerli aseti olarak gördüğü TAV Havalimanları Holding’in yüzde 38’ini ve TAV İnşaat’ın da yüzde 49’unu 1 milyar dolara satın almasının ardından gündeme gelen İstanbul’a 3. havalimanı süreciyle ilgili olarak “Türkiye bizi kandırdı mı?” sorusu gündeme taşındı. Şüphesiz bu algı, yabancı yatırımcı ve küresel piyasalarda Türkiye’nin büyük projelerine finansman arayışına çıkan çevreler için iyi bir gelişme değil.
1 Eylül Cumartesi günü Fransa’da La Tribüne Gazetesi’nde, üçüncü havalimanı gelişmeleri çerçevesinde, ADP CEO’su Pierre Graff’ın görüşlerini yansıtan ilginç bir yorum yer aldı. Yorumun en çarpıcı bölümü şöyle:
“ADP’nirı Türk havalimanı işletmecisi TAV’ın yüzde 38 hissesini 874 milyon dolar karşılığında almasının üzerinden 3 ay geçmişken Türkiye, İstanbul’da yeni devasa bir havalimanının 2015’e kadar inşa edileceğini açıkladı. Eğer gerçekleşirse, bu öngörülemeyen karar ADP’hin şu ana kadar gerçekleştirdiği en büyük sermaye operasyonu olan yatırımının geri dönüşü konusunda soru işaretleri yaratacak.” Ardından da şu soru sorularak ilginç bir yorum da yapılmış; *Önemli bir büyüme yaratmak üzere tarihinin en büyük satınalmasını gerçekleştiren ADP, kandırıldı mı? Eğer yeni havalimanının altyapısını TAV almazsa elveda Bizans! Yatırımların geri dönüşü kül olur.”
İKİ RİSK VAR
Görüldüğü gibi doğal olarak hem ADP’nin Türkiye yatırımı hem de bu kararı veren yöneticileri ağır bir şekilde eleştiriliyor. Çünkü Atatürk Havalimanı’nın kapasite doyumu ADP’nin iş planında öngörülmüş olsa dahi, 2018’den önce gerçekleşmesi beklenmediğinden, bu risk dikkate alınmamış. Zira Türkiye Ulaştırma Bakanlığı’nın da satış görüşmeleri esnasında 3. havalimanının hayata geçirilmesi yönünde bir açıklaması ve yaklaşımı olmadığından ADP yönetimi bu satın almaya karara vermiş. Hatta satış görüşmeleri yapıldığı esnada 3. havalimanı mevzusu ortada yoktu ve Atatürk Havalimanı’nın kapasitesinin nasıl artırılabileceği ile yeni ,pist konuları gündemdeydi.
ADP CEO’su Graff,
“Satın alma döneminde İstanbul Atatürk’ün kapasitesinin doyuma ulaşması konusu masaya geldi. O dönemde bu soruya devlet tafından iniş-kalkış için yeni bir pist yapılmasıyla cevap verileceği düşünülüyordu” şeklinde bir açıklama yapmış.
Dikkat çekilen iki risk var:
1)TAV, şu an istediği şekilde yeni havalimanı projesini üstlenirse, ADP devasa bir yatırımı finanse etmekle karşı karşıya kalacak.
2)TAV’ın yeni havalimanının işletmesini üstlenememesi ve Atatürk Havalimanı’nın da yeni havalimanı tarafından çöplüğe gönderilmesi.
La Tribüne, “Üçüncü havalimanı açıklamasıyla ADP’nin hisse alım imzasını atması arasındaki kısa süre gerçekten düşündürücü.” yorumunu yapıyor ve haklı olarak soruyor; “Acaba ADP tuzağa mı düşürüldü?” Pierre Graff, bu yorum için de “Bir saniyeliğine dahi bize haksızlık edildiğinden şüphelenmedim. Eğer yeni havalimanı bizim Atatürk Havalimanı’ndaki anlaşmamızın bittiği 2020’den önce hayata geçerse Türk devletinin bizi tazmin etmesi gerekecek. Zaten öyle söylendi” diyor.
Habertürk/ Güntay Şimşek